
"Nefis ister, akıl gerekçeler bulur, vicdan aklar.
Oysa sen kendini kandırsan bile unutma ki;
Allah hesap sorar. Ellerinle kendini ateşe atma!.."
Kerbela, Hüseyin ve yoldaşlarının katligâhı...
Orada kan ve gözyaşı var. Oradaki susuzlukla senin de
ciğerlerin kavrulur.
Ve başlarsın âh-u figan etmeye.
İçin yandıkça görürsün: Kerbelâ hak aramanın ve özgürlüğün
destanıdır. Teslimiyetin, adanmışlığın ve sadakatin zirvesidir. Her biri ayrı
bir şiar olan yetmiş iki şehidin yurdudur Kerbelâ...
Onlara kapılanırsan nakşolur kalbine: Aslında her yer
Kerbela'dır, her gün Âşûra...
Ve dile gelir Kerbelâ: "Benim için ağlama. Kendine
bak!" der...
"Adına lanetler okuduğun Yezid bizatihi nefsindir.
Hesapsızca ister, bu uğurda canlar yakar. Hüseyin'i terk edenleri kınamadan
evvel bir kez daha düşün! Sende bir akıl var. Sadece kendi çıkarlarını hesap
eder ve heveslerini haklı göstermek için türlü bahaneler uydurur!"
Kerbelâ ikazla yetinmez. Kurtuluşun yolunu da gösterir:
"Hüseyin'i Allah katından sana üflenen ruh belle!..
Arına paklana yücelir-sen sen de Rabbinden bir delil oldun demektir. Aşka Şahit
isen bu Şehadet kutlu olsun. Sen Aşk ile her dem diri kalanlardansın.
Ve 'Aşkın Şehidi'sin!.."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder